Fotoğraf Görsel Algı ve Fotoğraf Eleştirisi

gül yıldız, fotoğraf, manzara

Aralık 2, 2015 

Görsel üretim ya da görsel sanatları değerlendirmemizde en önemli şey algı dediğimiz sistemdir. Sanat eseri ya da görsel üretim ile iletişim kurmamız, onu anlayabilmemiz, değerlendirebilmemiz için görsel algımızı kullanırız. Bu aslında kişiye göre değişen bir algı sistemidir. Her kişinin yaşama bakış açısı, nelere ilgi duyduğu, o an ya da genel olarak nelere ihtiyaç duyduğu, geçmişte edindiği tecrübeler, ait olduğu ve yetiştiği kültürün inançları, değer yargıları, aldığı eğitimler ve mesleği algı sistemini ve doğal olarak görsel algısını etkiler.

Örneğin görsel sanatlarla uğraşan bir kişi, bir filmi izlerken sahneleri ya da  bir dergiyi okurken çekilmiş fotoğrafları kendince yorumlayacaktır ve yorumlayabilmesi için de  daha dikkatli bakacaktır. Moda ile ilgilenen kişi de bir dergi de sadece o konu ile ilgili sayfaları karıştırıp inceleyecektir.

Bu durumdan yola çıkarak bir fotoğrafa bakarken ve onu yorumlarken de görsel algımız devreye girer ve fotoğrafı anlamanın yollarından biri de fotoğrafa  eleştirel yaklaşmak (yapıcı) ancak yargılamadan bakmaktır. Eleştirmen, olabildiğince, ortaya konan ürüne tarafsız ve objektif yaklaşmalıdır. Bir eleştirmen, bir fotoğrafı sadece biçim ya da sadece  içerik açıdan yorumlayabilir ya da biçim ve içeriğin kaynaştığı yorumlar da yapabilir. Bir fotoğrafın biçim anlamda eleştirilmesi, kompozisyon ögelerinin çerçevede nasıl kulllanıldığından, konuya uygun objektif seçimi, ışığın kullanış biçimine kadar teknik konuları içinde barındırır.

İçerik bakımından eleştiri ise, daha çok fotoğrafı anlamaya ve içerdiği mesajı okumaya yöneliktir.

Bir fotoğraf parçadan bütüne eleştirilebildiği gibi, bütünden parçaya doğru da eleştirilebilir. Yani kadrajda görülen tüm ögelere tek tek bakıp, anlamı destekleyip desteklemediğine bakılır. Kadrajda anlamın oluşmasına katkıda bulunabilecek ögelerin eksikliği ya da anlamı bozacak ya da kafa karıştıracak ögelerin fazlaca bulunması fotoğrafta bütünlüğü bozabilir.

Resim nasıl ki bir yüzey ya da tuval üzerinde toplama sanatı ise, fotoğraf da bir ayıklama işidir.

Anlatılmak istenen şeyin ya da gösterilmek istenen estetik bakışın olabildiğince ayıklanmış şekli ile izleyiciye sunulması esastır. Kaos durumunu anlatan fotoğrafları bunun dışında tutuyoruz tabii ki. Oldukça kalabalık tutulan kadrajlar eğer verilmek istenen mesajı destekleyen bir konu var ise izleyende sıkışmışlık çaresizlik hissini de uyandıracaktır. Yani amacımız bu tip hisleri karşıdakine geçirmek ise (mesela doğal afet fotoğrafları, olay, eylem fotoğrafları vs) kadraj ayıklanmasına çok dikkat edilmeyebilir. Ancak, amaç tek bir insana, heykele, mimari yapıya dikkat çekmek ise kadraj olabildiğince ayıklanmalıdır. Bu ayıklama, bakış noktası değiştirilerek yapılabileceği gibi, objektiflerin (odak uzaklığı, diyafram) alan derinliğine katkısı kullanılarak da yapılabilir.

Eleştiri yapılırken, karşılaştırma da yapılabilir. Yani fotoğrafçının ürettikleri birbiri ile karşılaştırılabileceği gibi, benzer konuda üretim yapan diğer fotoğrafçıların üretimleri ile de karşılaştırılarak değerlendirilebilir.

Ancak bu eleştiriler yapılırken unutulmayacak bir şey vardır ki; eleştiri, ortaya konan ürüne yapılır. Kişinin ürettiklerine değil de üreten kişiye dönük eleştiriler nesnel olmaktan çıkıp öznel bir hal alabilir. O sebepten, kişi ayrımı gözetmeksizin, direk ortaya konan ürüne yapılan yorumlamalar daha objektif olup, izleyene de daha yararlı bilgiler sunacaktır.

Bir de bu işin sosyal medya yüzü var ki, neredeyse kanayan bir yaramız haline geldi. Yapıcı veya sadece yazmak için yazılan üstün körü eleştirilerin amacına ulaşmadığı ve çok insanın konuyu kişisel algıladığı bir sosyal medya fotoğraf yorumculuğu var ki, o konuya bir sonraki yazımda değineceğim. Şimdilik uygun ışıkla kalınız ve izlemeye devam ediniz Sevgiler

Etiketler:fotoğraf, fotoğraf eğitimi, gül yıldız fotoğraf atölyesi, insan ve geometri, temel fotoğrafçılık eğitimi

Leave a Reply